Sadri Maksudi Arsal
Arşiv Çalışması
1923 yılında ailesi ile Paris’e yerleşti ve Sorbonne Üniversitesi Slav Araştırmaları Enstitüsünde görev aldı. 1925’te Atatürk’ün daveti üzerine Türkiye’ye geldi ve yeni açılan Ankara Hukuk Mektebi’nde “Türk Hukuku Tarihi” dalını kurdu. Türklerin İslam öncesi hukuku konusunda ilk kez eğitim verdi. Ordinaryüs Profesör Sadri Maksudi İstanbul Üniversitesi’nde de uzun yıllar Hukuk Felsefesi, Umumi Hukuk Tarihi ve Türk Hukuku Tarihi derslerini verdi.
1934’te Arsal soyadını alan Sadri Maksudi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde üç dönem milletvekilliği yaptı. Tek parti döneminde Şebinkarahisar (1931-1935) ve Giresun milletvekilliğinde (1935-1939) bulundu. 1950 yılında, bu defa Demokrat Parti’den Ankara milletvekili olarak TBMM’ye girdi ve bu dönemde Türkiye adına Avrupa Konseyi çalışmalarına katıldı.
Sadri Maksudi Arsal- Hayat Hikayesi- Adile Ayda
Adile Ayda’nın, babası Sadri Maksudi Arsal hakkında yazdığı ve 1991 yılında yayımlanan kitabı, Sadri Maksudi Arsal’ın torunu Gülnur Üçok, ilk baskıya girmeyen bilgi ve kaynakları ekleyerek, Sadri Maksudi Arsal Hayat Hikayesi başlığıyla 2022 yılında güncelleştirdi
Hakkında Ne Dediler?
Prof. Halil İnalcık: Anmak ve kutlamak gerçek insani fazilettir. Fakat öyle olaylar vardır ki, onları anmak millî bir vazifedir. Bu anmalar milletin kendi ölmez ideallerine bağlılığını ifade eder, millî şuurun canlılığına tercüman olur. Millî hayata ve kültüre hizmet edenlerin anılması, millî şuurun olgunluk ve uyanıklığına delildir.
Bu fikirleri, ölümünden iki yıl sonra, Ord. Prof. Dr. Sadri Maksudi Arsal’ın son kitabından hülasa ederken, yalnız onun öğretici meziyetlerini değil, Türklük için büyük manasını düşünüyorum. Sadri Maksudi Arsal iki yıl önce Şubat’ın yirmisinde ebediyete intikal etti. O, yalnız yirmi yıldan fazla Hukuk Fakültesindeki kürsüsünden binlerce Türk gencine hak ve adalet mefhumlarını anlatan bir hoca değildi. O sadece insanlığın büyük düşünenlerini, asıl kaynaklarından inceleyerek onları bir Türk görüşü ile tefsir bir Türk mütefekkiri olmakla kalmadı. O bilhassa Atatürk’ün, inkılâp devrinde yakınlarından olarak modern Türkiye’nin kültür temellerinin atılmasında başlıca yardımcılarından biri oldu.
Sadri Maksudi’nin bütün faaliyetlerine yol gösteren ve nüfuz eden öz kudret vardı: Türklüğe ve geleceğine büyük iman. Sadri Maksudi, Türk varlığının, tarihte ve medeniyet alanında büyüklüğünü yakinen kavramış ve duymuş ve onun yücelmesi için hayatını vakfetmiş millî mücahitlerdendi. (Vatan Gazetesi 2 Mart 1958)
Prof. Tayyip Gökbilgin: “Sadri Maksudi Arsal’ın ilim ve kültür tarihimizde, özellikle millî tarih meseleleri ve Türklük konularında işgal ettiği mevki çok büyüktür, çok önemlidir. O otuz seneden fazla bir zaman, Türk ilim hayatında Üniversitelerimizde ve millî kültür alanında değeri ölçülemeyecek çalışmalar yapmış, bu arada Türk tarihçiliğine, Türk Tarih Kurumunun bünyesi içinde geniş bilgisinden, sarsılmaz enerjisinden ve Türklük davalarındaki temiz ve ateşli duygularından meydana gelmiş büyük hizmetler ifa etmiştir”. (Gökbilgin, Tayyip, “Sadri Maksudi’nin Türk Tarihi ve Türk Soyu Hakkındaki Görüşleri”, Türk Yurdu Nisan Mayıs 1970, Cilt II, Sayı 4, sayfa 23-27)
Prof. Dr. Nadir Devlet: “Sadri Maksudi bilhassa Tatar halkının 20. Yüzyıl tarihindeki en mühim şahsıdır. Onun ortaya attığı fikirler ve hareketleri son zamanlara kadar örnek olarak kalmıştır.” Nadir Devlet, “Ölümünün 50. yılında Devlet Adamı ve Düşünür Sadri Maksudi Arsal, 13 Mayıs 2007”
Prof. Dr. Reha Poroy: Müesseselerin muhakkak ki kendilerine has ve devam eden şahsiyeti vardır. Diğer taraftan, müesseseler ancak bazı insanlar sayesinde doğar ve yaşarlar. Bu insanları anmak, müessesenin kubbesi altında çınlamış sesleri duyar gibi olmak, sadece bir kadirşinaslık değildir, o müessesenin değerlendirilmesi ve ilerlemesi için lüzumludur. İşte Ord. Prof. Sadri Maksudi Arsal, Hukuk Fakültemiz için bu nitelikte bir insandır. (İ.Ü. Hukuk Fakültesinde yapılan anma toplantısının açış konuşması. Türk Kültürü Dergisi, Yıl V, Sayı 53, Mart 1967)
Shafiga Daulet (Şefika Devlet)
Sadri Maksudi 20. yüzyılın önde gelen Türk-Tatar entelektüelleri arasındadır. Tataristan’ın başkenti Kazan’ın 30 kilometre kuzeyinde bulunan küçük bir Tatar köyü olan Taşsu’da doğmuştur. Onun Çarlık dönemi Rusya’sında Petersburg parlamentolarında (1907 den 1912’ye kadar Duma’da), 1917’de Ufa’da ilk Kazan Milli Medeni Meclisinde ve Ankara’da Türkiye Cumhuriyeti Millet Meclislerindeki (1931-1939) ve (1950-54) milletvekili olarak aldığı görevler dâhil olmak üzere, olağan dışı ve müstesna bir meslek hayatı olmuştur. Maksudi İç Rusya ve Sibirya Türk-Tatar Milli Medeni Muhtariyet Meclisi oluşum sürecinin mimarıdır.
(Kazan and Moscow, Kase Press, Hudson New Hampshire, 2003)