
Resim: Sadri Maksudi, Paris, 1906
Sadri Maksudi, Atatürk’ün devletin yeniden inşası projesine, hukuk, dil bilimi ve tarih alanlarına değerli katkılar yapan çok yönlü bir bilim ve devlet adamıdır. Gençliğinde onu siyasi lider, Duma’da milletvekili, daha sonra akademisyen olarak görüyoruz. Ancak, yaşamının her döneminde makale ve kitap yazmayı sürdürmüş, yine her döneminde Türk tarihi üzerine araştırmalarını bırakmamıştır. Okuduğu okullar, yaşadığı mekânlar ve üstlendiği görevler dolayısıyla, anadili ve o dönemin Osmanlı Türkçesine ilaveten Rusça, Fransızca ve İngilizce okuyup yazabiliyor, Almanca, Arapça ve Farsça kaynaklardan yararlanabiliyordu ki bu özelliği, ona bilimsel araştırmalarında çok geniş kaynaklardan istifade imkânını vermiştir.
Sadri Maksudi, 1878 yılında doğdu. Dünyanın hızla değiştiği yıllardı. 19. yüzyılın sonunda Avrupa tarihindeki siyasi akımlar ve İkinci Dünya Savaşının sonuna kadar tam olarak barışın sağlanamadığı bu dönemin olayları Sadri Maksudi’nin yaşamına yön verir. 1878’de, Kırım Harbi sona ermiş, Berlin Anlaşması ile Osmanlı önemli ölçüde toprak kaybına uğramış, Avrupa henüz denizaşırı sömürge yarışında olan imparatorluklar dönemindedir. Rusya’da 1905 yılında ilk ihtilal, Tolstoy’un barışçı söylemleri ile kitleleri etkilemesi, bir taraftan Balkanlarda Pan-Hellenizm ve Pan-Slavizm hareketlerinin gelişmesi ve 1914 yılında patlak veren 1. Dünya Savaşını hazırlayan siyasi olayların hepsi Sadri Maksudi’nin yaşamının ilk otuz yılına yön verdi.
Kazan Türklerinden Sadri Maksudi, bugün Tataristan’ın başkenti olan Kazan’ın Taşsu köyünde doğdu. İlköğrenimini köy okulunda köyün imamı olan babası Nizameddin Molla’dan aldıktan sonra 1888’de Kazan’daki Allâmiye Medresesi’ne gitti. Aynı medresede öğretmenlik yapan ve Kazan’ın önde gelen Ceditçilerinden olan ağabeyi Ahmet Hadi Maksudi’nin onun yetişmesinde büyük etkisi oldu. Bahçesaray’daki Zincirli Medrese’de ders vermeye davet edilen ağabeyi 1895’te Sadri Maksudi’yi de birlikte götürür. Bahçesaray’daki medresede bir yıl okuyup Rusça öğrenen Sadri Maksudi’nin yaşamının bu dönemindeki en önemli olay ileride “manevi babam” diye anacağı İsmail Gaspıralı’yla tanışmasıdır. Sadri Maksudi’nin daha sonraki arayışları hep Gaspıralı’nın felsefesinin ve reformist çabalarının izlerini taşır.
Dönüşünde 1897’de yakın arkadaşı Ayaz İshaki ile Rus Öğretmen Mektebi’nde öğrenimine devam etmeye karar verir. İlk hikâye denemeleri bu lise çağında başlar, 1900 yılında Maişet adlı romanı yayımlanır. 1902 yılında Paris’te Sorbonne Üniversitesi’nin Hukuk Fakültesi’ne kaydolur. Bu dönemde aynı zamanda École des Hautes Études Sociales ve Collège de France’da birçok dersi takip etmiştir. Paris yılları bir taraftan okumakla geçerken, o yıllarda Trablusgarp’tan kaçıp Paris’te okumaya gelen Yusuf Akçura gibi önemli şahsiyetlerle tanışma ve görüşme fırsatını bulur. Bir taraftan da Kırım’da Gaspıralı’nın yayınladığı Tercüman Gazetesi’nde yazmayı sürdürür.
1906’da mezun olup Rusya’ya döndüğünde, Sadri Maksudi kendisini siyasi hareketlerin içinde bulur. 1905 ihtilali sonrası hareketlenen siyasi ortamda Rusya Çarlık İdaresindeki Kazan Türklerinin haklarının savunulmasında faal bir rol alır. Halk hareketlerinin sonucunda Rus Çarlığı’nda ilk kez meşruti idare kuruldu ve Duma açıldı. Sadri Maksudi, 1907’de, II. Duma’da, Rusya Türklerini temsilen Kazan’dan milletvekili seçilir. Daha sonra tekrar seçilerek III. Duma’da da görev alır. 1909 yılında İngiltere’ye davet edilen 20 kişilik Duma heyetine katılarak yaptığı seyahatin gözlemlerini, İngiltere’ye Seyahat kitabında yayımlar. Duma “deputat” lığı yıllarında St.Petersburg’da oturduğu dönemde ünlü Türkolog Radloff’un toplantılarına katılma fırsatını bulur.
1907-1012 yılları arasında beş yıl süren III. Duma dönemi sona erince, IV. Duma’ya seçilmesi engellenen Sadri Maksudi, Moskova Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden ikinci bir diploma alarak 1913 yılında Kazan’a dönüp avukatlığa başlar. Ancak 1917 yılında Rusya’da Çarlık rejiminin sona ermesi ile Sadri Maksudi, siyasi hareketler içinde daha aktif bir rol alarak o yıl Rusya Müslümanları Kurultayı’na “Millî-Medeni Muhtariyet” projesini kabul ettirir. Aynı yıl Kasım 1917’de Ufa’da ilan edilen “İç Rusya ve Sibirya Millî-Medeni Türk-Tatar Muhtariyeti” adlı bağımsız devletin “Millî Meclis”ine ve arkasından kurulan “Millî İdaresi”ne Başkan seçilir. Ancak, bağımsız bir İdil Ural Ulus Devleti’ne dönüşmesi beklenen bu siyasi oluşum uzun ömürlü olamamış, 1918’de Ruslar tarafından dağıtılmıştır. Bolşevik hükümetin başa geçmesi ile Rusya’dan ayrılmak mecburiyetinde kalınca, Sadri Maksudi Finlandiya’ya geçer ve birkaç yıl Avrupa başkentlerinde Rusya’daki Türklerin haklarını savunma çabalarını sürdürür. Sonunda 1919 yılında toplanan Paris Barış Konferansına Rusya Avrupası Müslümanları adına bir muhtıra vermeyi başarır.
Bundan sonraki dönem, politikayı bırakıp bütün vaktini akademik çalışmalarına ayırdığı bir dönemdir. 1922’de ailesi ile birlikte Berlin’de geçirdiği dönemde kütüphanelerde bilimsel araştırmalarını sürdürür. 1923 yılında Sorbonne Üniversitesi Edebiyat fakültesine bağlı “Slav Araştırmaları Enstitüsü’nde görev alarak ailesi ile tekrar Paris’e yerleşir. Ancak, 1925 yılında kurulan Ankara Hukuk Mektebi’nde ders vermek üzere davet edildiğinde bu teklifi reddedemez ve 1925’de Türkiye yılları başlar. Türkiye’de hukuk alanında temel ders müfredatından olan Türk Hukuku Tarihi disiplinini kurması, onun Türk hukukuna en büyük katkısıdır; bu dersi dünyada ilk defa veren kişidir.
Ankara yılları çok hareketli ve verimli yıllardır. Dersleri ve kitapları ile hukuk bilimine katkılarının yanı sıra, Atatürk’ün dil ve tarih devrimlerinde yer almıştır. Sadri Maksudi, (Türk Dil Kurumu adını alacak) Türk Dilini Tetkik Cemiyeti’nin kuruluşunda olduğu gibi, (Türk Tarih Kurumu adını alacak) Türk Tarihini Tetkik Cemiyeti’nin kuruluşunda mühim bir rol oynamıştır. Sık sık Atatürk’ün sofrasına davet edilen Sadri Maksudi’nin Türk Dili İçin (1930) kitabına Atatürk’ün yazdığı önsöz Türk Tarih Kurumunun önündeki kitabede yer almaktadır. Soyadı Kanunu çıkınca Arsal soyadını alan Sadri Maksudi üç dönem milletvekilliği yapmıştır, tek parti döneminde 1931-1935 arasında Şebinkarahisar, 1935-1939 arasında ise Giresun milletvekilliğinde bulunmuştur. 1950 yılında Demokrat Parti Ankara milletvekili olarak yeniden TBMM’ye girmiş ve bu dönemde Türkiye adına Avrupa Konseyi çalışmalarına katılmıştır.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde ve Edebiyat Fakültesi’nin Tarih Enstitüsü’nde de ders veren Sadri Maksudi, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ordinaryüs profesörlüğe yükseleceği öğretim üyeliği sırasında hukuk eğitiminin gelişmesine değerli eserler kazandırmıştır. Başlıcaları Hukukun Umumi Esasları (1937), Hukuk Tarihi Dersleri (1938), Umumi Hukuk Tarihi (1941), Hukuk Felsefesi Tarihi (İstanbul 1946) ve Türk Tarihi ve Hukuk (1947)’tur. Bu eserlerin ve diğer kitaplarının tam metinlerine bu sitenin Kitapları bölümünden ulaşabilirsiniz.
Türk Milliyetçiliğine verdiği değer, her döneminde Sadri Maksudi’nin yaşamına yön vermiştir. İşsiz olduğu sırada bütün vaktini Berlin kütüphanelerinde araştırma yaparak geçirmesi, Paris’teki rahat yaşamını bırakıp Ankara’ya gelmeyi seçmesi, Türk Hukuk Tarihi üzerine ilk kitabı yazması gibi pek çok örnek, yaşamının ekseninde her daim var olan Türklüğe hizmet bilincini yansıtmaktadır. İleri yaşlarında, Milliyetçilik Duygusunun Sosyolojik Esasları adlı son kitabı ile, Milliyetçilik akımlarının bilimsel temellerini ortaya koyarak, bu alandaki kavram kargaşalarına açıklama getirmek ve kendi Milliyetçilik duygusunun, salt duygusal bir heyecan olmadığını anlatmak istemiştir.
Sadri Maksudi Arsal 1957 yılında İstanbul’da vefat etti.
Gülnur Üçok